top of page

Merhaba ben Cansu Şen, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 5. Sınıf öğrencisiyim.

Birinci sınıftan beri amacım mesleğimi her yönüyle tanımak olduğu için birinci

sınıftan beri eczacıların çeşitli görev alanlarında stajlar yaptım. Her öğrenci gibi

ben de eczaneyle başladım stajlara ancak hastane ve endüstri stajlarımı da yaptım.

4. Sınıfın yaz stajını ve 5. Dönem sene içi stajlarımı endüstride yaptım.Sırasıyla

Neutec, Novartis ve Sanofi’de çalışma fırsatı yakaladım. Stajlarımı hep

ruhsatlandırma departmanında yaptım.

Ruhsatlandırma departmanı sağlık ve tarım bakanlıklarına ilaç ve tıbbi cihaz başvurusunda

ilk akla gelen departmandır. Ayrıca ilacın ruhsat yenilemesini, gerekli varyasyonlar olduğunda

bunların ilgili bakanlıklara bildirilmesini (varyasyon başvurusu diyoruz), imal ya da ithalat

ruhsat başvurularını (ilacın ülkemizde mi yoksa yurtdışında mı üretilip getirtileceğini belirler) ruhsatlandırma departmanı yapar. Ruhsatlandırma departmanı her ne kadar sağlık bakanlığı ile ilgili ise de İngilizce çok önemlidir. Çünkü Türkiye’de şu an için diğer sağlık otoriteleri örnek alınır ve bu otoritelere erişebilmek için İngilizce bilmek gerekir. Ayrıca çalıştığınız şirket ithalat ya da ihracat için yurtdışıyla bağlantılı olacak, dolayısıyla İngilizce kullanmak zorundayız. İlk staj yerim Türk firması olduğu için çok fazla yurtdışındaki otoritelerden faydalanıyorduk ve kısa ürün bilgisi (KÜB) ve kullanım talimatı (KT) için çeviri yapıyorduk. Bunun dışında bakanlığa yapılacak ilaç ruhsat başvurusu için CTD (ortak teknik doküman) hazırlıklar yapılıyordu. Ancak Türk firması olduğundan yapılan Ar-Ge çalışmaları Türkçeydi ve onları da çevirip CTD dosyasını bakanlığın istediği şekle uygun bir biçimde düzenlememiz gerekiyordu. Bunlar işin teknik kısmı ve yabancı firmalarda bu kısımları pek deneyimleyemezsiniz.

Daha sonraki staj yerlerimde işin biraz daha yöntem kısmına odaklandım çünkü yabancı firmalardı. İstediğimiz belgeler zaten globalden geliyordu ve çeviri için yeminli tercümanlar kullanılıyordu. Biz sadece istenilen ya da başvuru için kullanılacak belgelerin bakanlığa doğru ve hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlıyorduk. Burada da önemli olan yazılan üst yazıların, istenen dosyaların bakanlığın isteğine uygun bir şekilde hazırlanması ve sonrasında başlanacak iletişime uygun ve hızlı bir şekilde cevap vermektir. Aynı zamanda ilaç etken maddelerinde yapılan değişiklikler global tarafından ruhsatlandırma departmanına bildirilir ve departman bunu sağlık bakanlığına doğru bir şekilde iletmekle görevlidir. Örnek verecek olursak ilaç etken madde üreticisinde yapılan değişiklik Tip 1A değişikliğidir ve ben bunu son staj yerim olan Sanofi’de defalarca yaptım. Çalışanlar benim hazırladığım başvuru dosyalarını ve üst yazıları erişimim olmadığından dolayı bakanlığın sitesine ve globale, departmanın ne yaptığına dair her belgeyi depoladığımız veri tabanına yüklediler. Çalışanların birbiriyle iletişimi genellikle saygı ve sevgi sınırları içerisindeydi. Aslında bir şirket hayal edince aklınıza ne geliyorsa tam olarak oydu. Bir stajyer olarak genellikle diğer stajyerler ile iletişimdeydim ve çok güzel arkadaşlıklarım oldu.

Ben çalıştığım yerlere ya kariyer.net’den ya da kendi internet sitelerinden başvurdum. Genellikle iki basamaklıydı. İlk önce iş görüşmesi için gittim, hem insan kaynaklarıyla hem de departman yetkilisiyle görüştüm. İngilizce seviyeme ilginç bir şekilde sadece Neutec’te bakıldı, diğer firmalara bildiğimi belirtmem yeterli oldu. İkinci basamak genellikle departman yöneticisiyle görüşmekti ancak bu basamak genellikle staj görüşmeniz olumluysa gerçekleşiyor.

Benim ilk red aldığım firma ilk görüşmeye gittiğim yerdi. Okulda hocalar tarafından yapılan görüşmeler sonucu seçilen öğrencilerden biriydim ve firmaya isimlerimiz gönderilmişti. Ancak benim ilgi alanım olan ruhsatlandırma, klinik araştırmalar ve farmakovijilansa güvenlik sebebiyle stajyer alımı yapılmıyordu ve bunu bize önceden söylememişlerdi. Ben de gönülsüz olarak pazarlama departmanını önerdim ancak döneceklerini söyleyip dönmediler. Bu, bence firmanın hem stajyere bakış açısını hem de işe alım politikalarını biraz gözden geçirmesini gerektiğini gösteriyor. Dolayısıyla üzüntüden çok sinirlenmiştim ancak diğer firmalara başvuru yapmaktan asla vazgeçmedim. Sonrasında bence çok iyi yerlerde çalışma fırsatı elde ettim ve tamamen plansızdı. Sanırım da en güzeli böyle olmasıydı.

Staj süresince İngilizce konuşamadım ancak yurtdışıyla tele konferanslar gerçekleştirildiğinde ya da bir misafir geldiğinde onunla İngilizce konuşmak zorundasınız. Hiç konuşmaya fırsatım olmadı, biraz bu özelliğimi geliştirmek isterdim. Onun dışında staj yaptığım firmalar bana çok iyi bir özgüven sağladı ve iş hayatına daha hızlı bir şekilde adapte olmamı sağladı.

Ben her eczacılık öğrencisine ruhsatlandırma departmanında staj yapmasını tavsiye ederim çünkü ilacın üretilmesinden piyasaya sunulmasına kadar her alanda bir eczacının bilgisi olması gerektiği bir yer burası. Eczacı olarak görevimiz sadece hastaya ilacı doğru bir şekilde vermek değil, ilacın geçtiği süreçlere de hakim olmak diye düşünüyorum. Ben şahsen farmasötik teknoloji derslerinin direkt olarak karşıma çıkmasını çok sevmiştim. Ayrıca sizin hazırladığınız bir dosyayla bakanlığa başvurulması öğrenci olduğunuzu düşünürseniz bayağı zevkli bir olay. Ancak masa başında fazla zaman geçirmeniz gerekiyor, dolayısıyla ‘masa başı’ işi sevip sevmemeniz bayağı önemli. Onun dışında sürekli yoğun oluyorsunuz ve toplantılar oluyor, yani tam bir şirket çalışanı gibi oluyorsunuz. Bence endüstri düşünen eczacılık öğrencilerinin en azından 1 ay tecrübe etmesi gereken bir departman.

bottom of page