top of page

Öncelikle herkese merhabalar. Ben Burak AYDIN. 04.01.2000 tarihinde İstanbul’da doğdum.

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 4. Sınıf öğrencisiyim. Fakülteye girdikten sonra değerlendirebileceğim her anı değerlendirme hedefiyle hareket ettim. İlk olarak 1. Sınıfta Farmasötik Biyoteknoloji laboratuvarında Doç. Dr. Deniz CEYLAN TUNCABOYLU liderliğinde PolyDenGels ekibiyle çalışma fırsatı buldum. Şu anda staj süreçlerimden dolayı aktivitem biraz daha azalmış olsa da hala ekibin bünyesinde bulunmaktayım. Hayata kısa bir pandemi molası verdikten sonra çok daha hızlı bir şekilde çalışmaya devam ettim ve PharmaIno adlı start-up’ta gönüllü staj sürecim başladı. Halihazırda da ekip üyesi olarak çalışmaya devam ediyorum. Sizlere de hem PolyDenGels’in hem de PharmaIno’num web sitelerini incelemenizi hem de PharmaIno’nun sosyal medya hesaplarını takip edip incelemenizi tavsiye ederim.


Şimdi de konumuz olan Sanofi Lüleburgaz Üretim Tesisi'nde geçirdiğim 6 aylık Kalite Güvence Departmanı stajımdan bahsetmek istiyorum. Detaylara inmeden şunu belirtmem gerekiyor; İngilizce konusu günümüz dünyasında ulusal ya da uluslararası firma fark etmeksizin adayda aranan özelliklerin en başında geliyor. O yüzden bu konunun üzerinde durmayacağım .


Bu staja ilk başvurduğumda planladığım bir staj değildi diyebilirim. Bir akşam Deniz hocam ile laboratuvarda çalışırken stajyer alımına açık olan bu ilandan bahsetmesiyle LinkedIn üzerinden başvurumu yaptım. Fabrikanın Lüleburgaz’da olması, okulun devam etmesi ve İstanbul’da yaşıyor olmam dışında herhangi bir sorun yoktu. 3. Sınıf olmamdan dolayı kabul edileceğimi pek düşünmüyordum. Hiç beklemediğim bir anda, gün içerisinde gelen bir telefonla beraber, değerlendirilmeye hak kazandığımı söylediler ve departman yöneticileriyle beraber mülakata gireceğim bilgisini aldım.


Mülakat süreçleri de kabul edilmem gibi beklemediğim bir hızla gerçekleşti. Harp Okulu mülakatlarına girmiş bir insan olarak adayda mülakatlarda görülmek istenen en temel özelliğin kararlılık olması gerektiğini rahatça söyleyebilirim. Ne istediğini bilen ve hedefine kararlılıkla ilerleyen bir karaktere sahip olmanız ve bu karakteri yöneticilere hissettirmeniz gerekiyor. İlk mülakat sürecini departmanda bulunan iki yönetici ve insan kaynaklarından bir çalışan ile birlikte gerçekleştirdik. Mülakatın size düşen kısmını atlattıktan sonra yöneticiler sizlere iş planını ve departmanın işleyişini anlatıyorlar. Mülakatın bir noktasından itibaren sürecin İngilizce olarak devam ettiğini söyleyebilirim. Burada yine önemli olduğunu düşündüğüm bir nokta yöneticilere adayın da soru yöneltmesi. Bu soruların sizi karşınızdaki yöneticiye ilgili, meraklı ve öğrenmeye hevesli gösterdiğine inanıyorum.


İlk mülakat sürecinin de olumlu geçtiği haberini yine telefon vasıtasıyla öğrendikten sonra, ikinci mülakat süreci için insan kaynakları yöneticisi ile bir tarih belirlendi. İnsan kaynakları yöneticisi mülakatının ilkinden çok farklı olduğunu söyleyemem. Aradaki en temel fark departman yöneticileri, iş tanımı ve departmanın dinamiklerinden bahsederken insan kaynakları, daha çok firmadan ve firma kültüründen bahsetti. Bu süreçte firmanın, potansiyel çalışanından beklentilerini karşılayıp karşılayamayacaklarını değerlendirdiği kanaatine kendimce vardım diyebilirim. Bence buradaki en önemli nokta; staj yaptığınız ya da yapacağınız her yer sizi bir staj sürecine dahil ediyorsa, size bu staj sürecinden sonra potansiyel ekip arkadaşımız gözüyle yaklaşıyorlar. Bazen stajlar beklentilerimizi karşılayamayabiliyor fakat o durumlarda bile elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı yöneticimize göstermenin ve arkamızdan hoş bir seda bırakabilmenin stajın bizlere en büyük getirilerinden olduğunu düşünüyorum.




Kalite Güvence departmanı fabrikanın üzerindeki bir “şemsiye” görevi görüyor diyebilirim. Dışarıdan gelen bütün denetimlere karşı firmayı temsil eden, fabrikanın sağlıklı çalışmasını ve iç denetimi sağlayan en büyük güç olarak görüyorum. Kalite Güvence bütün fabrikanın işleyişine hakim olmak için harika bir departman. Kendi içinde farklı alanlara ayrılan ve hem ekip içindeki güçlü iletişimi daha da güçlendiren hem de fabrikadaki bağlantılarınızı çok çabuk geliştiren bir departman. Naçizane tavsiye olarak şunu da belirtmek istiyorum; bir eczacılık öğrencisi kesinlikle fabrika ortamını yakından görmeli ve gerçek endüstriyi hissetmeli. Geriye dönüp baktığımda büyük zorluklarla geçirdiğim bu süreci çok güzel anıyorum ve hiçbir pişmanlık duymuyorum. Dezavantaj olarak gördüğüm en büyük nokta ise genellikle bütün üretim tesislerinin şehrin çok dışında olması ve ulaşımın daha zor olması diyebilirim.


Genel olarak stajlarla alakalı da şunları ekleyerek yazımı bitirmek istiyorum. Bazen emeklerinizin karşılığını göremediğinizi hissediyor olabilirsiniz ya da ben bu işi yapıyorum ama kimse beni ne takdir ediyor ne de yaptığım işi takip ediyor diyebilirsiniz. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, yöneticiler günün sonunda her şeyden haberdar oluyor ve bizlerin neler yaptığını kelimesi kelimesine biliyorlar. O yüzden her yaptığımız işe dört koldan sıkı sıkıya sarılarak dürüstlüğü asla elden bırakmadan bütün özverimizle sahiplenmeliyiz.


Teşekkür ederim,

Burak AYDIN

bottom of page