top of page

İkinci Bir Koronavirüs Dalgası Olacak Mı?

 

Ülkeler sokağa çıkma yasağını hafifletirken, asıl endişe, popülasyonların son derece savunmasız kalmasıdır. Birçok ülke koronavirüs nedeniyle uygulanan kısıtlamaları gevşetmeyi planlıyor ancak İngiltere başbakanı Boris Johnson ve Almanya başbakanı Angela Merkel, yeniden diriliş veya ikinci dalga potansiyeli konusunda endişeli. Ve işte dünyanın geri kalanından Covid-19'un geri gelme riski hakkında bildiklerimiz.

İkinci bir dalga olacak mı?
Bulaşıcı hastalıkların salgınları farklı şekillerde davranır, ancak 50 milyondan fazla insanı öldüren 1918 influenza pandemisi, birden fazla dalgada meydana gelen ve ikincisi birinciden daha şiddetli olan bir pandeminin önemli bir örneği olarak kabul edilir. Sonraki grip salgınlarında da –daha hafif olsa da- aynısı görülmüştür.

1957 ve 1968 de dahil olmak üzere diğer grip salgınlarının hepsinde birden fazla dalga vardı. 2009 H1N1 influenza A salgını Nisan ayında başladı ve onu ABD ve ılıman kuzey yarımkürede sonbaharda ikinci bir dalga izledi. Çoklu dalga salgınlarının nasıl ve neden ortaya çıktığı ve sonraki enfeksiyon dalgalarının nasıl önlenebileceği, epidemiyolojik modelleme çalışmaları ve pandemik hazırlığın, sosyal davranış ve sağlık politikasından aşılamaya ve topluluk bağışıklığının oluşmasına kadar her şeye bakan bir unsuru haline geldi. Bu aynı zamanda herd bağışıklığı olarak da bilinir. Bir pandemi döneminde ikinci dalgalar ve ikincil tepeler teknik olarak farklı olsa da, endişe esasen aynıdır: Hastalık yeniden nüksediyor!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Coronavirus'ün dünyanın başka bir yerinde geri geldiğine dair bir kanıt var mı?
Bu çok dikkatle izleniyor. Aşı olmadan ve yeni hastalığa karşı yaygın bir bağışıklığa sahip olmadan, patlayan salgın ile erken başa çıkılabilmesine karşın, enfeksiyonlarda yeniden ani bir diriliş görülen Singapur'un bu deneyimi ile bir alarm verildi. Singapur’un genel nüfusu için güçlü bir temas izleme sistemi kurulmasına rağmen, hastalık yetersiz hijyenli tesisler ve ortak kantinlerle binlerce yabancı işçinin kullandığı dar yatakhanelerde yeniden ortaya çıktı.

Pazartesi günü bildirilen 1426 yeni vaka ile en büyüğü 24 bin insanı barındıran 9 yurt izolasyon birimi ilan edildi. Singapur'un deneyimi, her ne kadar spesifik olsa da, hastalığın insanların yakın olduğu yerlerde güçlü bir şekilde geri dönebilme ve buna karşı koymak için kurulan halk sağlığı düzenlemelerindeki zayıflıklardan yararlanma yeteneğini göstermiştir.

Gelişmiş test ve izleme yoluyla salgın ile iyi başa çıkmakla tanınan bir başka ülke olan Almanya'da geçen hafta sonlarında enfeksiyonlu sayısındaki küçük bir artış ülke kısıtlamaları gevşetmeye geçmiş iken bile dikkat çekti ve Çin'in Hubei kentindeki salgını kontrol altına almadaki aşikar başarısına rağmen, ülkenin kuzeyinde vakalarda bir artış oldu. Rusya sınırının kuzeydoğusundaki Harbin kentinde, son haftalarda sıfıra yakın yerel bulaşmaları bildirdikten sonra beliren yeni koronavirüs vakası, yetkilileri yeni karantinalar uygulamaya zorladı. Bütün bunlar, ikinci bir dalga ya da yeniden canlanmayı önlemek için karantinayı ne zaman ve nasıl azaltacağımız konusunda sorular ortaya çıkarıyor.

Uzmanlar neden endişeli ?
Bilim adamları arasındaki geleneksel bilgelik, tedavi ve izolasyon kapasitesinin tükenmesinden sonra ikinci dirençli enfeksiyon dalgalarının ortaya çıktığını göstermektedir. Bu durumda endişe, karantınayı destekleyen sosyal ve politik görüşün, ABD'de ve başka yerlerde protestoları tetikleyen kamusal hayal kırıklığı ve ekonomilerin yeniden canlanması için duyulan acil ihtiyaç tarafından aşılmasıdır. Nüfusun hastalığa yatkınlığı belirli bir eşiğin altına düştüğünde veya yaygın aşılama mevcut olduğunda
tehdit azalır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Genel olarak, bir dalganın sonunda bir popülasyondaki duyarlı ve bağışıklık sahibi bireylerin oranı, bir sonraki dalganın potansiyel büyüklüğünü belirler. Şu anda endişe, aşının hala aylarca uzakta olması ve -gerçek enfeksiyon oranının sadece tahmin edildiğini düşünürsek- dünya çapındaki nüfusun hem yeniden dirilişe hem de sonraki dalgalara karşı oldukça savunmasız kalmasıdır.

Johns Hopkins Üniversitesi'nde epidemiyoloji doçenti olan Justin Lessler';in Mart ayında Washington Post için çarpıcı bir şekilde yazdığı gibi: “Salgınlar yangın gibidir. Yakıt bol olduğunda kontrolsüz bir şekilde, az olduğunda ise yavaşça yanar. ”

Epidemiyologlar bu yoğunluğa "enfeksiyon gücü"adını verir ve onu yönlendiren yakıt, popülasyonun patojene duyarlılığıdır. Salgının tekrarlanan dalgaları duyarlılığı (tam veya kısmi bağışıklık yoluyla olsun) azaltırken, aynı zamanda enfeksiyon gücünü azaltır ve böylece bağışıklığı olmayanlar arasındabile hastalık riski azalır. Sorun şu ki, virüs için hala ne kadar yakıt olduğunu bilmiyoruz.

KAYNAKÇA: https://www.theguardian.com/world/2020/apr/20/will-there-be-second-wave-of-coronavirus-

Kalabalık maskeleri ile
Üniformalı Cerrah
bottom of page