top of page

Bu Sizin Aşık Beyniniz:

Tüm Romantizmin Arkasındaki Güzel Sinirbilim

AÅŸk. Heyecan, neÅŸe ve sevdalılık telaÅŸlarından sakatlayıcı öz bilince, derin baÄŸlılığa ve hatta her ÅŸeyi tüketen korkuya kadar, güçlü bir duygu kokteyli. O kadar güçlü ki, aslında vücudunuz üzerinde derin bir etkisi var.

 

ÖrneÄŸin; aynı yatakta uyuyan insanların kalp ritimlerini senkronize ettiÄŸi gösterilmiÅŸtir, diÄŸer araÅŸtırmalar ise insanların romantik bir iliÅŸki içindeyken nefeslerinin aynı ritimde olduÄŸunu gözlemlemiÅŸtir.

 

Romantizmin beyniniz üzerinde de önemli sonuçları olabilir. Sevdikleriniz hakkında düÅŸünmek için, zihninizin iÅŸten veya sohbetlerden ne zaman uzaklaÅŸtığını düÅŸünün.

 

AÅŸkın dikkat dağıtması, Missouri Üniversitesi'nde davranışsal sinirbilimci olan Dr. Sandra Langeslag'ın ÅŸu anda araÅŸtırmakta olduÄŸu bir ÅŸey.

“Çalışmalarımdan birinde insanlara uyanık olduklarında ne sıklıkla sevdiklerini düÅŸündüklerini sorduk, ortalama yüzde 65'ti ve en yüksek yüzde 90 civarındaydı.” dedi.

 

Ne yazık ki, sevilen birine bu yoÄŸun odaklanmanın genel olarak odaklanma yeteneÄŸinizi geliÅŸtirmeyeceÄŸinden ÅŸüphe ediyor. Genlerin beynimizi ve davranışımızı nasıl etkilediÄŸini inceleyen bir davranış nörobiyoloÄŸu olan Profesör Steven Phelps “Biyolojik olarak sevgi dolu baÄŸlar, risk paylaÅŸmak için biliÅŸsel bir stratejidir. Cinsel baÄŸlar bir çeÅŸittir ve arkadaÅŸlık baÄŸları baÅŸka bir çeÅŸittir. Bu iki baÄŸ kesinlikle farklılık gösteriyor ancak her ikisi de bu risk paylaşımını içeriyor.” diyor.

8d2a526d-c927-43eb-866a-b453adac673c-get

Ä°lginç bir ÅŸekilde, bu tür baÄŸlar zorlukları daha tolere edilebilir hale getirebilir. 2019'da araÅŸtırmacılar; romantik bir partneri olan 102 kiÅŸinin ellerini buz gibi suya batırdıklarında, çalışmada partneri olmayan katılımcılara göre daha az stres veya aÄŸrı yaÅŸadıklarını buldular.  Fiziksel olarak bir partneri olmayanlar, ancak partnerlerinin zihinsel temsillerinden yararlananlar bile daha az stres belirtisi gösterdi.

 

AÅŸkın bir resmi: beyindeki romantizmi görüntüleme

Hızlı ilerleyen romantik bir iliÅŸki "Kafamda neler oluyor?" diye düÅŸünmenize neden oldu mu?  Ä°ÅŸte bilim adamlarının bu soruyu nasıl yanıtladığı..

 

Birçok araÅŸtırmacı iki beyin tarama tekniÄŸinden birini kullanır.

 

Fonksiyonel manyetik rezonans (fMRI). Bu, farklı durumlarda en aktif olan bölgeleri ortaya çıkaran bir beyin görüntüsü yaratır.

Olayla ilgili potansiyeller (ERP'ler). Bu, farklı uyaranlara yanıt olarak beyin aktivitesindeki deÄŸiÅŸiklikleri ölçer. Bu örüntüler farklı biliÅŸsel süreçlerle iliÅŸkilendirilebilir, ancak bunları beyne aynı ÅŸekilde eÅŸleyemeyiz. Bununla birlikte, ERP'ler zamana özgüdür ve zaman ölçeÄŸinde milisaniye sinyalleri verir.

Langeslag “ERP'leri çoÄŸunlukla dikkati incelemek için kullandım. Bu yüzden genellikle aşık olan insanlara sevdiklerinin, arkadaÅŸlarının ve belki de bir yabancının resmini gösteriyorum. Dikkati gösteren ERP bileÅŸenlerine sahip iki beyin dalgası, insanlar sevdiklerini gördüÄŸü zaman arkadaÅŸlarını gördüÄŸü zamankinden daha büyük oluyor." diye açıklıyor.

AdobeStock_229233612-1-Converted-1024x10

Langeslag'in tanımladığı bu iki bileÅŸen, anlık dikkat ve sürekli dikkat ile baÄŸlantılıdır. Bunu araÅŸtırmak için hem görüntüleri hem de kelimeler kullanıldı. Aşık insanların, sevdiklerinin resimleri ve onlarla ilgili bilgiler için en acil ve sürekli ilgiye sahip olduklarını buldu.

 

Langeslag  “EÄŸer sevgilinizin kırmızı bir Ford kullandığını biliyorsanız, onları her yerde görürsünüz çünkü size onları hatırlatırlar. Bu deneyimleri anlamamıza yardımcı olması için beynin bir resmini çekiyoruz.” diyor.

 

Longeslag, sevginin görevler üzerindeki dikkatimizde olan etkisini ölçmek için araÅŸtırmasını geniÅŸletti ve birisinin sevgilisine dikkatini yöneltildiÄŸinde görev performansını yavaÅŸlattığını gördü.

 

2017'de bilim adamları, beyindeki elektrik sinyallerini çiftler ve iki yabancının birbiriyle etkileÅŸimini gözlemlemek için benzer teknikler kullandılar. Ä°nsanların beyinlerini tarayarak, sosyal baÄŸlılıkla iliÅŸkili partnerler arasındaki senkronize kalıpları görebildiler. AraÅŸtırmacılar, bu "sinirsel eÅŸzamanlılığın" yabancılarla eÅŸleÅŸtirilenlere kıyasla romantik çiftlerde daha yüksek olduÄŸunu söylüyor.

 

“Birisiyle kimyaya sahip olmanın aslında beynimizdeki farklı bir fenomeni yansıttığını düÅŸünüyorum. Bu nedenle bu eÅŸzamanlılık derecesi, baÅŸka biriyle ne kadar iyi baÄŸ kurduÄŸumuzla eÅŸleÅŸiyor.” Ve davranışsal sinirbilimci Profesör Zoe Donaldson “Bu eÅŸzamanlılık, romantik iliÅŸki içinde olanlar için birbirlerini tanımadıklarından daha yüksektir.” diyor.

 

Hangi hormonlar sevgiyi mümkün kılar?

ÇoÄŸumuz oksitosini "kucaklaÅŸma hormonu" veya "aÅŸk hormonu" olarak duymuÅŸuzdur çünkü sosyal baÄŸlantıyla iliÅŸkilendirilir ve cinsel iliÅŸki sırasında salınır. Yine de tek bir hormon yoktur ve kendinize oksitosin sıkıp aÅŸkı bulamazsınız.

Bunun yerine, insanlarda belirli bir ÅŸekilde etkileÅŸime giren ve bizi sevmeye götüren bir hormon kokteyli muhtemelen vardır.

 

Phelps "Beyinde üç temel hormonla etkileÅŸime giren sihirli bir üçlü olarak hareket eden üç bölge vardır: dopamin, oksitosin ve vazopressin." diyor.

ask-norobiyolojisi-neden-asik-oluyoruz.j

Tüm organizmalar bu hormonlara sahiptir ve onların farklı iÅŸlevleri vardır, ancak beynimizin etkileÅŸime girdiÄŸi kısımlar onları önemli kılar.

 

Bu üç beyin bölgesini basitleÅŸtirirsek:

Dopamin salgılayan ventral tegmental alan (VTA) .

Birçok oksitosin reseptörü içeren Nucleus accumbens (NA) .

Birçok vazopressin reseptörü içeren ventral pallidum (VP) .

Bunların hepsi, ilaçlara ve sevgiyle iliÅŸkili hormonlara yanıt olarak çalıştırılan, birbiriyle baÄŸlantılı çekirdek sistemleridir.

 

VTA, dopamin ve diÄŸer hormonları beynin farklı iÅŸlevleriyle iliÅŸkili diÄŸer bölgelerine göndermek için nörotransmiterleri kullanarak gösteriyi baÅŸlatır.

ÖrneÄŸin nucleus accumbens, romantik aÅŸkın zevkli duygularını duyu sistemimize baÄŸlar. Bu; bilimin neden bir koku, renk veya ÅŸarkıyı bir partner için sahip olduÄŸunuz sevgi dolu bir duyguya baÄŸlayabileceÄŸinizi anlamamıza yardımcı olmasının bir yoludur.

 

Ventral pallidum esas olarak motivasyon ve ödül sinyallerini iÅŸlemede ve zihnimizde bu ödüllendirici duygularla iliÅŸkili belirli eylemleri saÄŸlamlaÅŸtırmada rol oynar.

 

Dopamin, hem iliÅŸkileri ateÅŸlemeye hem de sürdürmeye yardımcı olur ve hayvan çalışmalarında, farklı reseptörlerin aşık olmaya, aşık kalmaya ve ayrılmaya tepki verdiÄŸi görülebilir.

 

Sosyal baÄŸ ve sevgi alanında biyolog olan Profesör Sue Carter “Hormonlar arasında bu aÅŸamaların ilerlemesine izin veren güzel zamanlanmış sinerjik bir iliÅŸki var” diyor.

 

Ödül ve motivasyona aracılık eden beyin bölgesindeki oksitosin reseptörleri (nucleus accumbens), davranıştaki birçok bireysel farklılığı açıklamanın anahtarıdır. Bilim adamları, aslında bu bölgede daha fazla miktarda oksitosin reseptörüne sahip olan kiÅŸilerin, ömür boyu süren çift bağı kurma olasılığının daha yüksek olduÄŸunu bulmuÅŸlardır.

 

ÖrneÄŸin; 2003 yılında araÅŸtırmacılar, oksitosin ve dopamin reseptörlerinin, ne kadar önemli olduklarını çayır tarlalarındaki ömür boyu çiftleÅŸtiÄŸi bilinen hayvanları bloke ederek test ettiler. AraÅŸtırmacılar, reseptör bölgeleri engellendiÄŸinde insan iliÅŸkilerine benzer ÅŸekilde artık normal 'eÅŸ baÄŸlarını' oluÅŸturmadıklarını bildirdi.

illustration-of-brain-and-heart.jpg

Aşık olduğumuz zaman ne olur?

Dr. Langeslag'a göre, muhtemelen düÅŸündüÄŸümüzden daha sık aşık olmuÅŸuzdur. Aşık olmak kadar incelikli ve kiÅŸisel bir ÅŸeyi doÄŸrudan ölçemesek de, insanlar bir iliÅŸkiye dönüp baktıklarında bir hafıza ön yargısı ya da duygusal koruma stratejisi uygulayabilir. Ä°liÅŸkiler azalabilir veya çok yoÄŸun ayrılıklar yaÅŸayabilir. Bunlar insanların duygularına göre biyolojik farklıklar doÄŸuruyor. ”diyor Carter.

 

Bilim adamları çok uzun süreli bir çalışma yürütebilir ve bir iliÅŸkiden önce ve sonra hormon seviyelerini ölçebilirler. Bununla birlikte, oksitosin ve vazopressin gibi hormonlar genellikle beyinden biraz uzakta kanda veya tükürükte tespit edilir.

 

Carter, araÅŸtırmacıların örnek topladıkları zamana kadar bunların beynin durumunu yansıtmayabileceÄŸini söylüyor. Etik nedenlerden dolayı ayrılıkları incelemenin inanılmaz derecede zor olduÄŸunu ekliyor.

 

Carter “Çiftleri ayırıp etrafta dolaÅŸamayız ve çiftlerin neden ayrıldığını nadiren biliyoruz. Diyelim ki bir iliÅŸki A ve B arasındadır. Gerçekten aşık olmadıkları için mi ayrıldılar? Ya da A'nın oksitosin sisteminde B'nin oksitosin sistemiyle uyumsuz olan bir tür fark mı vardı? ” diye açıklıyor.

 

Ancak  “Artık bir buna dahil olan moleküller ve beyin alanları için isimleri olan aÅŸk biyolojisi olduÄŸunu bildiÄŸimiz gerçeÄŸi bizi bazı gizemlerden kurtarıyor. Özellikle kimi sevdiÄŸimizle ilgili olumsuz gizemler. " diye ekliyor.

 

Biyolojinin, genetiÄŸin ve çevrenin sevgiyi nasıl algıladığımızı ve hissettiÄŸimizi sürekli olarak deÄŸiÅŸtirdiÄŸini ve ÅŸu anda sadece onu anlamak için gerekli yapı taÅŸlarına sahip olduÄŸumuzu açıklıyor.

 

Ancak, bu ilişkileri bilimsel bir bağlama yerleştirirsek insanların negatif bir ilişkiden uzaklaşıp ilerlemesine ve belki aşkı yeniden bulmasına yardımcı olabiliriz.

bottom of page